‘Yiyin efendiler, yiyin’: 109 yılın ardından Tevfik Fikret

Tevifk Fikret, Servet-i Fünun edebiyatının önde gelen temsilcilerinden biri olarak bilinir ve özellikle “Aşiyan” adını verdiği eviyle, Türk şiirine ve edebiyatına kazandırdığı derinlik ve yeniliklerle tanınır. Şiirlerinde toplumsal sorunlara ve bireysel özgürlüklere sıkça yer veren Fikret, eserlerinde dönemin sosyal adaletsizliklerine karşı duruşunu cesurca ifade etmiştir. Özellikle “Sis” ve “Tarih-i Kadim” gibi eserleriyle dönemin gerçeğini gözler önüne sererken, “Rübab-ı Şikeste” adlı şiir kitabı, onun sanatsal ustalığını yansıtan en önemli eserlerden biri olarak kabul edilir.

Tevfik Fikret, sadece bir şair değil, aynı zamanda idealist bir eğitimciydi. Galatasaray Lisesi’nde müdürlük yaparken genç nesilleri aydınlatmak ve onlara modern bir eğitim vermek için büyük çaba sarf etti. Fikret’in eğitimci kimliği, onun ilerici düşüncelerinin ve toplumun gelişimine olan inancının bir yansımasıydı.

Ölümünün üzerinden geçen 109 yıl boyunca, Tevfik Fikret’in eserleri ve düşünceleri hala güncelliğini korumakta ve yeni nesiller tarafından okunmakta ve anlaşılmaktadır. Onun edebiyatımıza kazandırdığı değerler, Türk şiirinin evrensel düzeyde kabul görmesine büyük katkı sağladı.

TEVFİK FİKRET KİMDİR?

Hariciye Kaleminde memurluk ve çeşitli vilayetlerde mutasarrıflık yapan Çankırılı Hüseyin Efendi ile ailesi sonradan Müslüman olan Sakız adası Rumlarından Hatice Refia Hanım’ın oğlu Mehmet Tevfik Fikret, 26 Aralık 1867 tarihinde İstanbul Aksaray’da dünyaya geldi.

Annesi Refia Hanım, 1879’da gittiği hac yolundan dönerken yolda kolera salgını yüzünden hayatını kaybedince şair Fikret, 12 yaşında öksüz kaldı. Fikret’in babası Arabistan’a sürgüne gönderilince, kız kardeşi Sıdıka ile anneannesinin yanında yaşamaya başladı.

Eğitimine Mahmudiye Rüşdiyesi’nde başlayan ve ardından Galatasaray Lisesi’nde (Mekteb-i Sultani) devam eden şair, Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Naci’den dersler aldı.

Usta şairin lise birinci sınıftayken, Nazmi mahlasıyla gazel tarzında yazdığı ilk şiiri, hocası Muallim Fevzi sayesinde Tercüman-ı Hakikat’te (1884-1885) yayınlandı.

Liseyi 1888’de birincilikle bitiren Fikret, çeşitli görevlerde memurluk yaptığı sırada kuzeni Nazime Hanım’la 1890’da dünyaevine girdi. Fikret çiftinin Haluk adını verdiği ve Haluk’un Vedaı eserine ilham olan oğulları, 1895’te dünyaya geldi.

Tevfik Fikret, Ticaret Mekteb-i Alisi’nde hat ve Fransızca dersleri vererek, 1891’de “Mirsad” dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca edebiyat çevrelerinde adını duyurmaya başladı. 1892’de Galatasaray Lisesi’ne Türkçe öğretmeni olarak atandı ve 1894’te “Malumat” dergisini çıkaranlar arasında yer aldı.

Yaşadığı dönemde hükümetin memur maaşlarında kesinti yapmasını protesto için görevinden ayrılan Fikret, 1896’da Servet-i Fünun Dergisi’nin Yazıişleri Müdürlüğü’ne getirildi. Dergi onun döneminde Edebiyat-ı Cedide’nin yayın organı kimliği kazandı. Aynı yıl Türkçe öğretmeni olarak Robert Koleji’ne girdi. Aydınlar üzerinde süren yoğun baskılar nedeniyle birkaç kez gözaltına alınan şair, bir süre sonra dergideki görevinden ayrıldı.

TANİN GAZETESİNİ KURDU

Robert Koleji’nin yanında 1906’da ev yaptırıp “Aşiyan” adını veren Fikret, eşi ve oğlu Haluk’la birlikte buraya yerleşti. 1908’de II. Meşrutiyet’in ateşli savunucularından biri olan Tevfik Fikret, Hüseyin Kazım Kadri ve Hüseyin Cahit Yalçın ile “Tanin” gazetesini kurdu. Gazete İttihat ve Terakki’nin yayın organı haline getirilmek istenince, Fikret karşı çıkarak Tanin’den ayrıldı.

31 MART İSYANI’NI PROTESTO ETTİ

Şair Fikret, Galatasaray Lisesi Müdürlüğü yaparken, 31 Mart olaylarını protesto için görevinden ayrıldı ancak öğrencileri ve Maarif Nazırı Nail Bey’in ısrarlarıyla görevine geri döndü. 8 ay sonra yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi ile anlaşamayınca bir daha dönmemek üzere görevini bıraktı. İttihat ve Terakki iktidarına da karşı çıkan Fikret, Aşiyan’a çekildi.

Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlayan Tevfik Fikret, başlangıçta Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem şiirleri arasında uzunca bir arayış dönemi geçirdi.

Edebiyatta yenilik yapmaya hevesli gençlerle yeni bir edebi topluluk kurmayı arzu eden Recaizade Mahmud Ekrem, 1896’da öğrencisi Ahmed İhsan Tokgöz’ün yayımladığı Servet dergisini Servet-i Fünun adıyla edebi bir dergi haline getirmeye ve ardından Tevfik Fikret’i bu derginin başına geçmeye ikna etti.

Dergi, Tevfik Fikret’in yönetiminde Şubat 1896 tarihli 256. sayısından itibaren edebiyatta ve özellikle şiirde yenilik yapmak isteyen gençlerin toplandığı bir yer haline geldi.

Türk edebiyatı tarihinde birinci ve ikinci Tanzimat neslinden sonra edebiyatta Batılı anlamda asıl yenilikleri gerçekleştiren Servet-i Fünun topluluğunun bütün faaliyeti büyük ölçüde Fikret’in yönetimindeki bu dergi etrafında gerçekleşti.

ÜNLÜ ŞAİRLERDEN ETKİLENDi

Daha sonra Fransız şiiriyle tanışan ve özellikle Nobel Edebiyat Ödülü sahibi şair François Coppee’den etkilenerek kendi şiirini yazmaya çalışan Fikret, aşırı titiz tutumu ve en küçük ayrıntılar üzerinde dikkatle durması nedeniyle kendine özgü bir üslup oluşturarak, döneminin edebiyat ve şiiri üzerinde etkili oldu.

Tevfik Fikret, yazdığı sürece biçimsel kaygıları göz ardı etmeden sürekli yenilik aradı. 1900’de yayınlanan “Rübab-ı Şikeste”de toplumsal sorunlara ağırlık veren şiirlerin yanı sıra günlük konuşma diline yakın yazdığı şiirleriyle ön plana çıkarak şairin betimlemelerinde verdiği ayrıntı konusundaki mahir tutumu, ressam olmasına bağlandı.

Aynı yıllarda şeker hastalığına yakalanan ve kolundan olduğu bir ameliyatın ardından 48 yaşında 19 Ağustos 1915 tarihinde yaşamını kaybeden Tevfik Fikret, Eyüp’teki aile mezarlığına defnedildi. Şairin mezarı daha sonra Aşiyan’daki müze evine taşındı.

ATATÜRK: BEN İNKILAP RUHUMU ONDAN ALDIM

‘…Tevfik Fikret’in ölümünden üç yıl sonra Mustafa Kemal, Aşiyan’a çıkarken manej hocası Emin Bey’e, ‘Ben inkılap ruhunu ondan aldım. Ziyaret edeceğim yerlerin başında elbette ki Aşiyan gelir’ der.

TEVFİK FİKRET ESERLERİ

“Rübab-ı Şikeste”, “Tarih-i Kadim”, “Haluk’un Defteri”, “Rübab’ın Cevabı”, “Şermin”, “Hasta Çocuk”, “Sis”, “Millet Şarkısı”, “Doksan Beşe Doğru”, “Han-ı Yağma”, “Balıkçılar”, “Haluk’un Çocukluğu”, “Rübab-ı Cevab”, “Bir İçim Su”, “Verin Zavallılara”, “Ferda”, “Yeşil Yurt”, “İnanmak İhtiyacı”